Dumlupınar İlköğretim Okulu Forumu
SİTEMİZE ÜYE OLUNUZ.....

Sitemize üye olarak daha aktif şekilde yararlanabilirsiniz....

Tüm öğrencilerimizi üye olmasını bekliyoruz...

Üye olmak için kayıt ol bölümüne girin ve tüm istenen bilgilerinizi girin
Üyeliğiniz onaylandıktan sonra forumda bilgi paylaşımında bulunabilirsiniz....
Dumlupınar İlköğretim Okulu Forumu
SİTEMİZE ÜYE OLUNUZ.....

Sitemize üye olarak daha aktif şekilde yararlanabilirsiniz....

Tüm öğrencilerimizi üye olmasını bekliyoruz...

Üye olmak için kayıt ol bölümüne girin ve tüm istenen bilgilerinizi girin
Üyeliğiniz onaylandıktan sonra forumda bilgi paylaşımında bulunabilirsiniz....
Dumlupınar İlköğretim Okulu Forumu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Dumlupınar İlköğretim Okulu Forumu

Mardin Merkez Dumlupınarİlköğretim Okulu
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
En son konular
» BÜYÜK RESSAMLARDAN UMUT
RASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE Icon_minitimeC.tesi Haz. 13, 2009 7:20 pm tarafından yenilmez_vedat

» KISSADAN HİSSE
RASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE Icon_minitimeC.tesi Haz. 13, 2009 7:19 pm tarafından yenilmez_vedat

» BİLİNMEYENLE
RASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE Icon_minitimeC.tesi Haz. 13, 2009 7:18 pm tarafından yenilmez_vedat

» KABİRDE İLK GECE
RASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE Icon_minitimeC.tesi Haz. 13, 2009 7:03 pm tarafından yenilmez_vedat

» RASÜLALLAH ÇANAKKALEDE
RASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE Icon_minitimeC.tesi Haz. 13, 2009 7:02 pm tarafından yenilmez_vedat

» GECİKEN NAMAZ
RASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE Icon_minitimeC.tesi Haz. 13, 2009 7:01 pm tarafından yenilmez_vedat

» MUCİZE OLAYLARDAN ALINTI
RASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE Icon_minitimeC.tesi Haz. 13, 2009 7:00 pm tarafından yenilmez_vedat

» FİRAVUNUN DENİZLERE GÖMÜLMESİ
RASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE Icon_minitimeC.tesi Haz. 13, 2009 6:58 pm tarafından yenilmez_vedat

» KIYAMETE KADAR HAVADA KALAN TAŞ
RASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE Icon_minitimeC.tesi Haz. 13, 2009 6:57 pm tarafından yenilmez_vedat

En iyi yollayıcılar
ilaydam
RASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE Vote_lcapRASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE I_voting_barRASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE Vote_rcap 
~Mc_Prens~
RASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE Vote_lcapRASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE I_voting_barRASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE Vote_rcap 
yenilmez_vedat
RASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE Vote_lcapRASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE I_voting_barRASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE Vote_rcap 
~KÎ¥ãméT~™
RASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE Vote_lcapRASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE I_voting_barRASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE Vote_rcap 
zynp
RASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE Vote_lcapRASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE I_voting_barRASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE Vote_rcap 
Admin
RASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE Vote_lcapRASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE I_voting_barRASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE Vote_rcap 
kübra bingül
RASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE Vote_lcapRASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE I_voting_barRASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE Vote_rcap 
İ*L*K*N*U*R
RASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE Vote_lcapRASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE I_voting_barRASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE Vote_rcap 
Se3da
RASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE Vote_lcapRASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE I_voting_barRASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE Vote_rcap 
gizemkaymaz
RASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE Vote_lcapRASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE I_voting_barRASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE Vote_rcap 
Istatistikler
Toplam 35 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: ~~memos~~

Kullanıcılarımız toplam 405 mesaj attılar bunda 257 konu
Kimler hatta?
Toplam 1 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 1 Misafir

Yok

Sitede bugüne kadar en çok 6 kişi Ptsi Tem. 08, 2019 10:51 am tarihinde online oldu.

 

 RASÜLALLAH ÇANAKKALEDE

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
yenilmez_vedat




Mesaj Sayısı : 42
Kayıt tarihi : 10/05/09
Nerden : BELLİ DEĞİL

RASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE Empty
MesajKonu: RASÜLALLAH ÇANAKKALEDE   RASÜLALLAH    ÇANAKKALEDE Icon_minitimeC.tesi Haz. 13, 2009 7:02 pm

Rasülallah Çanakkale'deki asker evlâtlarının yardımına gitmişti
Tarihler 1928 yılını göstermektedir. Osmanlının son devir âlimlerinden, ilmi ile amil Alasonyalı Cemal Öğüt Hocaefendi hacca gider. Cumhuriyet yeni kurulmuş, hızlı bir değişim yaşanıyor, Çanakkale savaşının üzerinden de on yılı aşkın bir zaman geçmiştir.

Cemal Öğüt Hocaefendi Mekke'deki vazifesinin tamamladıktan sonra Medine'ye gider. Medine'de her zamankinden fazla kalır. Bu esnada Osmanlı coğrafyasının değişik bölgelerinden gelen hacılarla istişarelerde bulunur. Osmanlı devleti yıkılmıştır, Osmanlı'dan geri kalan toprakların büyük çoğunluğu ya işgal altındadır ya da sömürge durumuna düşmüştür.
Cemal Öğüt Hocaefendi vaktinin çoğunluğunu Mescid–i Nebevî'de geçirir. Bu arada Efendimizin türbesindeki görevlilerle yakınlık hâsıl olur. Hiçbir dünyalık beklemeden, sadece Resûlullah'a sevgi ve muhabbetinden dolayı türbeye hizmet eden bu güzel insan da Cemal Öğüt Hocaefendiye yakınlıkduyar ve güzel bir dostluk kurulmuş olur.
Cemal Öğüt Hocaefendi türbedarla yaptığı sohbetlerde bir şey dikkatini çeker. Türbedar Osmanlı devletine son derece bağlıdır, hatta o kadar ki Osmanlı adı geçtiği yerde muhakkak bir hürmet ifadesi belirtisi gösteriyordu. Bu nuranî ihtiyarın Osmanlı'ya bu derece bağlı ve hürmetli olması Cemal Öğüt Hocaefendinin merakımı celbeder, bir gün sorar:
"Sizde Osmanlı'ya karşı derin bir sevgi ve muhabbet görüyorum, bunun özel bir sebebi var mı?" Nurani ihtiyar derin bir düşünceye daldı, kısa süre sonra başını kaldırdı ve şöyle dedi:
"Allah ve Resûl'ünün muhabbeti, Osmanlı'yı sevmemi gerektirir." Cemal Öğüt Hocaefendi bu açıklamadan pek bir şey anlamaz. Anlamadığı da zaten yüz hatlarından anlaşılmıştır. Türbedar pek fazla bilgi vermek niyetinde değildir, ancak Cemal Öğüt Hocaefendi bir şeylerin olduğunu anlar ve ısrar eder. Nur yüzlü ihtiyar anlatmaya devam eder:
"Osmanlı'yı sevmem için şu anlatacağım hâdise yeter de artar bile."
1915 senesinde Medine'de başından geçen bir hâdiseyi şöyle anlatır.
1915 yılının hac mevsimi idi. Her hac mevsiminde olduğu gibi, dört bir yandan mü'minler geliyordu, bu gelenlerin içinde Hindistan ulemâsından, âlim, zahit, keşfi açık gerçek bir Allah dostu da bulunuyordu. Bu Allah dostu ile sizinle olduğu gibi yakınlık oluştu, sohbetine katıldık. O kadar güzel sohbetleri oluyordu ki, kendi ağlıyordu, dinleyenleri de ağlatıyordu. O zamanlar Osmanlı'nın çok sıkıntıda olduğu zamanlardı, ehl–i küffar, İslâm'a karşı saldırıya geçmiş, Payitahtta Çanakkale Boğazı'nda büyük savaş oluyordu.
Hindistanlı âlimde bir şey dikkatimi çekmişti, sohbetlerinde ağlıyor, namazlarında ağlıyor, yolda yürürken bile gözünden yaş eksik olmuyordu. Ağlamadığı zamanlar bile devamlı hüzünlü idi. Merakım artıkça artı ve bir gün kendisine bunun sebebini sordum:
"Efendi! Bu mübarek yerdesin, gözün gönlün açılacağı yerde devamlı ağlıyorsun, ağlamadığın zamanlarda yüzünde hüzün var, bunun sebebi, hikmeti nedir?" Beni yayına oturttu, gözlerindeki yaş damlaları daha da hızlanarak akmaya başladı. Sonra yaşlarını sildikten sonra bana dedi ki:
"Ben uzun yılların hasreti ile çok uzaklardan buralara geldim. Ben Kâinatın Efendisi'nin kokusunu, ruhaniyetini Hindistan'dan alırdım. Şimdi buralara geldim, Efendimin kabr–i şerifi başındayım, ama Hindistan'da aldığım feyiz ve nuranîliği burada bulamadım. Bu ne hâldir diye düşünüyorum, acaba bir günah mı işledim, bir suçum mu var? Efendim benim üzerimden himmetini çekti mi? Ya da Efendim, burada değil, burada olsa onu hisseder, onun ruhaniyetinden bereketlenirdim. Bu hâl beni perişan etti… Ağlamamın sebebi budur."
Türbedar bu Allah dostunu dikkatle dinledi, ancak o da bu işe ne bir yorum getirebildi, ne de bir şey diyebildi. Ancak nur yüzlü türbedarın da kafası karışmıştı. Bu Hindistanlı âlimin, yalan söyleme, abartı yapma gibi bir durumu söz konusunu değildi. Son derece samimî bir hâl içindedir. Hindistanlı âlimin söylediklerine yabancı değildi. Her hac mevsiminde değişik bölgelerden gelen Allah dostları ile karşılaşır, onları Allah Resûlü'nün ruhaniyeti ile nasıl bağlantılar kurduklarını bilirdi. Bu Hindli âlim de onlardan biri idi, türbedarın bunda zerre şüphesi yoktu. Peki, bu âlimin söyledikleri nasıl açıklanacaktı?
Yaşlı türbedar gündüz dinlediklerinin etkisinde kalmıştı, gece yatağına yattığında da kafasındaki soru işaretleri gitmemişti.
Sabah namazına kalkmadan önce türbedar bir rüya görür. Rüyasında Kâinatın Efendisini görür. Nur yüzlü türbedar, edebinden Efendimize bir şey soramaz. Dün yaşananlar aklına gelir, bir şey diyemez. Türbedarın düşüncelerine Kâinatın Efendisi cevap verir:
"O kardeşimin hissettiği doğrudur. Ben her zamanki makamımda değilim, birkaç zamandır Çanakkale'deyim… Çok zor durumda bulunan kardeşlerimi yalnız bırakmaya gönlüm razı olmadı. Onlara yardım ediyorum…"
Hindistanlı âlim, Allah dostunun vaziyeti anlaşılmıştı. Burada akla şöyle bir soru gelebilir: Efendimiz bulunduğu makam itibariyle, bir anda birden çok yerde bulunamaz mı? Elbette bulunur, başta Hızır Aleyhisselâm'ın ve Allah'ın veli kullarının bulunduğu gibi. Buradaki, hâdise birine gösterirler, ondan da herkese duyururlar mahiyetindedir.

Yetiş ya Muhammed Kur-an’ın elden gidiyor!
Çanakkale en zorlu günlerinden birini geçiriyor. Küffar ordusunun askerleri ilk defa karaya ayak basmıştır, ellerindeki üstün silah ve teçhizatla saldırıya geçerler. O zamanlar Osmanlı'nın müttefiki olan Almanya ordusuna mensup bazı subaylar da cephede bulunmaktadır. Şimdi bu subaylardan birine kulak verelim.
Alman Subay Sanders anlatıyor:
Çok dehşetli bir saldırı karşısında kalmıştık. Karaya çıkan İngiliz askerlerini gemiden top atışları ve makineli tüfekler destekliyordu. Bulunduğumuz siperlerden değil hareket etmek, en küçük bir hareket belirtisi bile onlarca mermiyi hemen o hareket noktasına çekiyordu.
Mevzilerden elini kaldıranın eli, miğferini kaldıranın miğferi parçalanıyordu. Böyle bir sağanak altında çaresizlik içinde beklemekten başka bir şey yapamıyorduk.
Bu şekilde ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Birden bulunduğum yerden yaklaşık on beş metre uzağımızdan korkunç bir ses geldi. Sesle birlikte bir Türk askeri siperden kalktı, düşmana doğru koşmaya başladı. Hem koşuyor hem kollarını sağa sola sallıyor, hem de sesi çıktığı kadar bağırıyordu. Yanımda bulunan tercümanıma dedim ki:
–Şu koşan asker ne diyor?
–Komutanım! "Yetiş ya Muhammed Kitabın elden gidiyor!" diye bağırıyor.
Böyle bir manzarayı tarih görmemiştir. Asker sanki üzüm toplar gibi düşman mermilerini elleriyle topluyordu. Onu gören diğer askerler de siperlerinden hareketlendi ve o anda çok çetin bir savaş başladı. Kısa zaman sonra karaya çıkan İngiliz birliğinden geriye yerde yatan asker cesetlerinden başka bir şey görünmüyordu
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
RASÜLALLAH ÇANAKKALEDE
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Dumlupınar İlköğretim Okulu Forumu :: Öğrencilerimiz Yeri :: Serbest Kürsü-
Buraya geçin: